Kohta Hirano’nun Hellsing adlı mangasından bahsedeceğim.
Şimdiye kadar okuduğum, izlediğim vampir hikayelerinden oldukça farklı oluşu,
bende bu mangayı vampir sevenlere tanıtma isteği oluşturdu ( daha iki cildini okudum,
henüz ben de tanıyorum aslında :) ) .
Seri, 10 ciltten ibaret, ilk üç cildi Gerekli Şeyler Yayıncılık tarafından Türkiye'de yayınlanmış.
Hellsing, çok eski zamanlardan beri canavarlarla, vampirlerle
savaşan gizli bir protestan kurum. Canavarlarla mücadele ederken zaman zaman din
çatışmaları ( vatikan protestanları yok etmek istiyor) ve politik entrikalarla
da uğraşmak zorunda kalıyor. Zaten kötü vampirlerin ve gullerin (az sonra ne anlama
geldiğini açıklayacağım) eylemlerinin ardında Hellsing'e zarar vermek isteyen gizli bir örgütün varlığı hissediliyor (Katoliklerin
de dışında). Ayrıca Katolik kilisesi
kısım XIII Iscariot gizli servisi, Hellsing gibi, canavarlara karşı savaşıyor, buna rağmen Hellsing organizasyonuna düşmanlar.
Hellsing kurumunun en büyük kozu ölümsüz, birinci sınıf bir
vampir olan Alucard. Alucard’ın Hellsing
ailesine bağımlılığı, neden vampirlere karşı insanların yanında savaştığı hikayenin
ilerleyen bölümlerinde ortaya çıkacak gizemlerden. Alucard karakter olarak
oldukça küstah, karizmatik, çekici bir vampir. Trençkotu, uzun çizmesi, boyun
bağı, gözlüğü ve şapkasıyla da değişik ve şık bir giyim
tarzı var. Şekil değiştirme, kendini yenileyebilme ve telepatik iletişim
yetenekleri var (daha birçok yeteneği ilerleyen ciltlerde ortaya çıkacaktır diye tahmin ediyorum). Güneş
ışığına da bağışıklılığı var ve iki tane tabanca kullanıyor.
Diğer kahramanlardan da bahsedeyim. Aslında mangayı okurken kahramanların özellikleri yavaş yavaş ortaya
çıkıyor bu da yine bir gizem duygusu yaratıyor ve merakı körüklüyor.
Lady İntegra Fairbrook Wingates Hellsing, Hellsing
kurumunun yöneticisi. Babasının ölümünden sonra Alucard’ın yardımıyla amcasının
kendini öldürme girişimlerinden kurtulup Hellsing’in mirasını devralmıştır. Erkek
gibi giyinir ve davranır. Bu sebeple ona lady değil sir diye hitap edilmektedir.
Seras Victoria, Alucard’ın vampire çevirdiği polis kız.
Vampirlere karşı Hellsing özel timiyle birlikte mücadele eder. İnsani özelliklerini tamamen kaybedeceğini düşündüğü için gerçek bir vampire dönüşmek istemiyor, gerçek vampire dönüşmek için Alucard’ın kanını içmeli.
Uşak Walter hakkında henüz bilinen çok şey yok, yaşlanıp emekliliğe ayrılan yetenekli vampir avcısı. Lady Hellsing’in uşağı. Zor zamanlarda
yine yeteneklerini kullanıp Lady Hellsing’i koruyor.
Peder Alexander Anderson katolik
peder. Katolik kilisesinin gizli servisinin en büyük kozu. Çok güçlü
(Alucard kadar neredeyse), ne insan ne de vampir. Canavarlarla savaşması için
özel olarak yaratılmış, biyoteknolojik
yenilenme yeteneğine sahip. Kılıçlarla savaşıyor. Alucard'ın en büyük rakibi ve Peder
Maxwell’in koruyucusu.
Son olarak da Peder Maxwell.
Katolik kilisesi kısım XIII Iscariot gizli servisinin yöneticisi. Onun hakkında henüz çok az şey biliyoruz.
En ilginç bulduğum noktalardan biri vampirlerin
nasıl çoğaldığı. Vampirler sadece bekaretini kaybetmemiş bir karşı cinsin
kanını içerek çoğalıyorlar. Eğer kurban bakire/bakir değilse, kurban gul denen
kontrolü altına aldıkları zombilere dönüşüyor,gullerden ordu
yapabiliyorlar. Bir kurbanı vampire çevirdiklerinde köle
vampirlikten kurtulup gerçek vampire dönüşmesi için gerçek bir vampirin kanını
içmesi gerekli.
Benim anlatacaklarım bu kadar. Çok
keyifli bir manga, vampir hikayesi sevenler kaçırmasın...
Mangaya eş zamanlı olarak
okuduğum ‘Dünyanın Gizli Tarihi’ kitabının da benzer konuları anlatması benim
şansım herhalde. Protestanlık hareketinin ortaya çıkmasıyla papalığı savunmada Vatikan’ın
yetersiz kalması, bunun sonucunda gizli bir örgütün ortaya çıkarak protestanlara
karşı mücadele etmesi ardından katolik kilisesi tarafından tanınması gibi gerçek tarihsel olay örgüsü ile kurgunun güzel bir uyumu...
Konuk Yazar: Yelda Yiğit
İletişim:
Etiketler: çizgi roman, fantastik, manga